Zihnimizin içinden her gün binlerce düşünce geçiyor. Önemli, önemsiz, olumlu, olumsuz her türlü düşünce gidiyor ve geliyor. Hatta Kanada'da bilim adamları bunu araştırmak istemiş ve ortalama bir insanın zihninden bir günde yaklaşık 6 bin düşünce geçtiğini tespit etmiş. Peki nasıl düşünüyorsunuz?
Düşünme eylemi doğumdan itibaren genetik ve yaşadığınız çevre aracılığıyla beslenir ve büyür. Bu düşünceler her zaman gerçeği yansıtır mı? Hayır, yansıtmaz diyebiliriz. Çünkü düşünce aslında bakış açısının yansımasıdır.
Belirli bir olaya sizin ve arkadaşlarınızın verdiği tepkiyi, düşünceyi düşünün. Muhtemelen fikir ayrılıkları yaşadığınız bazı olaylar olmuştur. Buna sebep olan şey herkesin penceresinin farklı olması. Herkesin penceresi aynı olsa bile gördüğü şeyin farklı olmasından kaynaklanır. Dışarda olan olaylar hakkındaki yorumlarımız düşüncelerimizdir aslında. Zihnimizden geçen yıkıcı düşünce de yapıcı düşünce de aslında biz öyle istediğimiz için zihnimize yansır. Genellikle negatif, kötümser düşünürsek sorumluluktan kaçınabiliriz, bir neden arkasına sığınabiliriz, bizim dışımızdaki her şey suçlu olabilir o zaman. Elbette ki isyan etmek hakkımız ve bazen bu şekilde düşünebiliriz. Ama burada asıl nokta, o düşünceye sarılmadan, tutunmadan geçip gitmesine izin vermek ve ardından daha gerçekçi ve kendimize şefkatle yaklaşabildiğimiz bir yerden cümlelerimizi kurmak. İşte tam da burada, seçtiğimiz kelimeler önemli. İçimizi aydınlık hissettirecek kelimeler seçelim.
Gerçeklikle örtüşmeyen düşünme biçimi. Bilişsel çarpıtmanın ya da düşünce çarpıtmasının tanımı. Zihnimiz genellikle öyle bir düşünür ki bu gerçeklikle hiç örtüşmez. İşte o nedenle o düşünceye çok tutunmayıp gerçekliğe gelelim demiştik az önce. Bu konuyu biraz daha açalım. Örneğin, komşusuyla yolda karşılaşmış birini düşünün ve komşusu da dalgın bir şekilde yoluna devam etmiş olsun. Bunu deneyimleyen kişi, ' İnsanlarla ilişkim hiç iyi olmadı.' , ' Ben de ona asla cevap vermeyeceğim.', 'Bir şey mi yaptım acaba? Neden selam vermedi ki. Kesin bir şey yaptım.' Bu olası kendimizle konuşma cümlelerini arttırabiliriz. Ancak durup bir bakınca bu cümlelerin hiçbiri gerçeği yansıtmıyor. Diğerlerinin davranışlarından sorumlu değiliz ve genellikle de her şey bizimle alakalı değil. Komşu dalgın olabilir, canı sıkkın olabilir, gerçekten görmemiş olabilir. Her şey olmuş olabilir ancak biz genellikle 'acaba bende bir sorun mu var?' gibi bir yerden yaklaşmaya çalışırız. Her zaman her şey bizimle alakalı değil. Bu şekilde düşünme şekillerinin bir çok tanımı var. Aşırı genelleme, akıl okuma, -meli-malı inançları vb bunların hepsi bizi sınırlar ve gerçeklikle örtüşmez. Bilişsel Çarpıtmaların bazılarını içselleştirelim ve bakalım acaba biz hangilerini kullanıyoruz?
Ya hep ya hiç tarzı düşünme
Bir şey ya vardır ya yoktur. Gride olmaya izin verilmez. Örneğin, ' Eğer sınavdan 90 puan almazsam kendime asla başardın demem.'
Felaketleştirme
Gelecekte olma ihtimali düşük senaryo belirlemek ve ona tutunmak. 'İşten kovulursam benim için her şey biter.'
Olumluyu göz ardı etme
Yapılan ya da olan şeyin değeri küçültülür ya da yok sayılır. Örneğin uzun zaman resim kursuna gidiyorsunuz ve yaptığınız resmi biri satın almak istedi. 'Kursa giden herkes yapabilir. O kadar büyütülecek bir şey değil.' denmesi. Olumlu olan göz ardı edilir.
Duygusal Akıl Yürütme
Olay ve durumlarla ilgili hislerden yola çıkılarak akıl yürütme. 'Arkadaşımla aramız kötü çünkü ben iyi hissetmiyorum.' , 'Patronum kesin beni kovacak çünkü kötü hissediyorum.'
Etiketleme
Kişinin genel olarak kendisini ya da diğerlerini etiketlemesidir. 'Ben tembel biriyim.' , ' O bana hiç beni sevdiğini söylemedi. Kalpsiz biri' gibi.
Zihin okuma
Diğerinin zihninden geçenleri okuyup buna göre davranmamızdır. Örneğin, 'Onu kızdırdım. Kesin artık benimle konuşmayacak. Ondan uzaklaşmalıyım'
Aşırı genelleme
Tekbir olayı genele yayarak çıkarımda bulunma. Asla, hiç, her zaman, hiç kimse kelimeleri sıklıkla kullanılır. Örneğin, 'Elimi attığım her şey berbat oluyor.' gibi düşünceler.
Kişiselleştirme
Durumları kendi üzerimize almamız. Bina yöneticisinin getirdiği yeni kuralı, sizin yüzünüzden getirdiğini düşünmeniz genel durumu kendi üzerinize aldığınızı gösterir.
Meli- Malı İnançları
Belirli kurallar vardır ve yerine getirilmezse her şey kötü olacak düşüncesi. Örneğin, ' Öyle güzel yazmalıyım ki ödev puanım yüksek olsun.' 'Bence hiç kimse hatamı yüzüme vurmamalı.' -meli - malı cümleleri eğer kendi içimizdeki kurala göre yapılamazsa öfkeyi meydana getirir.
Peki biz kendimize nasıl yardım edebiliriz?
Düşünceni yazabilirsin. Yazdığında bu düşünce sana ne ifade ediyor, gerçek mi gibi sorularla düşünce üzerine düşünebilirsin.
Bir arkadaşıma söyler miydim? Düşüncenin üzerine düşünürken aklına en yakın arkadaşını getirebilir ve aynı durumda ona ne söylerdim diye düşünebilirsin.
Eğer düşüncem gerçekse olabilecek en kötü şey ne olurdu? Ben ne yapabilirdim? Kendime nasıl yardım edebilirdim?
Bu düşünce bana mı ait? sorularıyla yüzleşerek düşünme sistemimizi keşfedebiliriz.
Psk.Dan.Gözde Örs
Comentários